Turizm motivasyonları; Karbon
emisyonunu düşürecek politikalar, doğayı koruyacak inisiyatifler ve
organizasyonlar, Lokantalar, bisiklet rotaları, kültürel yapılar, mimari, spor
takımları, uluslararası bir organizasyona (kültür, sanat veya spor) ev
sahipliği, UNESCO listesindeki varlıklar, doğal yaşam, mutfak kültürü, şarap
bağları, ormanlar, köyler, yeşil tepeler, tematik organizasyonlar, doğal
güzellikler, bisiklet kullanıcıları ve yayalara açık kamu alanları, dağ tırmanışları,
yürüyüş yolları, dans, eğlence.
Yaşadığımız zamanın turizm
sektöründeki yansımasını doğru yakalamış bir girişim olan Airbnb geçtiğimiz günlerde internet ortamındaki yıllık verileri
kullanarak insanların seyahat ettikleri destinasyonlarla ilgili akımları
değerlendirdi ve 2020 yılında popüler
olan 20 destinasyonu açıkladı.
Burada dikkati çeken konu ise
insanların bu destinasyonları seçerken hareket ettikleri motivasyonlar ve
turizm trendleri oldu. Listeye şöyle bir baktığımızda şimdi ve gelecekte turizm
sektörünün hangi noktada olduğunu ve nereye gideceğini anlamak için uzman
olmaya da gerek yok. Ana eğilim tabii ki Sürdürülebilir
turizm faaliyetleri ve buna göre oluşturulmuş stratejiler, alt yapılar ve
davranışlar. Bir diğer önemli konu, Kültür;
eşsiz, sizi diğerlerinden farklı kılan ve koruyarak yaşattığınız maddi ve
manevi kültürel varlıklarınız. Ve Popüler
organizasyonlar; ulusal ve uluslararası kültür, sanat, spor
organizasyonları. Listedeki destinasyonların bulunduğu ülkeler ise; Birleşik Devletler (Milwaukee, Cape Caneveral,Eugene), İspanya (Bilbao), Tayland (Buriram),
Avustralya (Sunburry), Romanya, Çin (Xi'an), Lüksemburg, Meksika (Guadalajara), Vanuatu, Kolombiya (Cali), İskoçya (Aberdeen), Kanada (Courtenay),
Brezilya (Ubatuba), Fransa (Les Contamines-Montjoie), Japonya (Tokyo), Hindistan (Kerela), Kenya (Malindi) ve Hollanda (Maastricht). Görüldüğü gibi çok
farklı kıta, kültür ve ekonomik seviyede ülkeler. Ancak bu destinasyonların
ortak noktaları ise günümüz insanının
seyahat ve turizm ile ilgili istek ve ihtiyaçlarını iyi tahlil etmeleri ve alt
yapılarını buna göre geliştirmeleridir. Nedir bu istekler, ihtiyaçlar ve öne
çıkan politikalar? Sıralarsak (listedeki
destinasyonların öne çıkan özellikleri): Karbon emisyonunu düşürecek
politikalar, doğayı koruyacak inisiyatifler ve organizasyonlar, Lokantalar,
bisiklet rotaları, kültürel yapılar, mimari, spor takımları, uluslararası bir
organizasyona (kültür, sanat veya spor) ev sahipliği, UNESCO listesindeki
varlıklar, doğal yaşam, mutfak kültürü, şarap bağları, ormanlar, köyler, yeşil
tepeler, tematik organizasyonlar, doğal güzellikler, bisiklet kullanıcıları ve
yayalara açık kamu alanları, dağ tırmanışları, yürüyüş yolları, dans, eğlence.
Bu eğilimlerin ortak yanının doğaya saygı ve insanın deneyim yaşama, etkileşme
arzusu olduğunu görüyoruz. Tabii, bu destinasyonların geliştirdikleri
yaklaşımları artık özümsediklerini, hem kendi insanları hem de ziyaretçileri
için yaşam biçimine dönüştürdüklerini söylemek lazım. Bunun iletişimi ise
sadece odaklanma ve doğru kanallarda doğru hedef kitlelerle hikâyenizi
buluşturmaktan geçiyor ki bu da o yerin markalaşmasına giden yolu oluşturuyor.
Benim en çok dikkatimi çeken bazı
destinasyonları ve özelliklerini de sizlerle paylaşmak isterim. Mesela listede Terrakotta
Askerleri ve eşsiz mutfağıyla ünlü Xi’an/Çin, 2020 yılında yeni bir turizm
programı yürürlüğe koyup şehirde 30 gece rotası düzenleyecek. Bir diğeri,
Birleşik Devletlerin kuzey batısında yer alan Eugene, 2020’de karbon emisyonunu
nötrleyerek çevre dostu turistleri çağırıyor.
Tokyo ise toplu taşıma kültürünü ve düşük emisyonlu araçları destekleyen
politikalar uygulamakta. Kenya/Malindi destinasyonu ise bir koruma inisiyatifi
olarak 2021’e kadar 2 milyar ağaç dikileceğini açıklamış. Bu destinasyonların
belirgin ve farklılaşmış özellikleriyle markalaştıklarını da unutmayalım.
Buradan geleceğimiz nokta şu: Bizde de
turizm çok konuşulan konular arasındadır ve son zamanlarda büyük bir tur
operatörünün iflası ile kendimize tekrar “biz ne yapıyoruz?” sorusunu sorar
olduk. Hâlbuki dijitalleşme ve yeni turist davranışlarını tahlil eden ve buna
yönelik yatırımlar yapılmasını sağlayacak politikaları ise her dönem –öne çıkan
konular farklılaşmakla birlikte- konuşa geldik. Bütün bu konularda yerel yönetimlerin ne büyük görevleri olduğu,
merkezi ulusal turizm örgütünün strateji üretmesinin hayati önemi, sektör ve
sivil toplum kuruluşlarının sorumlu ve etkin varlıkları, nihayetinde de bir turizm ülkesi olmanın önemi
açıkça görülüyor.
Tanıtım ve iletişime de değinecek
olursak; turizm iletişiminde odaklanma
ve süreklilik çok önemlidir. Hikâyenizi bulup doğru iletişimini yapmak sizi
eşsiz kılacaktır. Ülkemiz açısından değerlendirecek olursak, özellikle 2018 Troya Yılı yılı ile başlayan ve 2019 Göbeklitepe Yılı ile sürdürülen “Tematik
Yıllar” yaklaşımının odaklandığımız konu ve destinasyonun iletişimine çok
yardımcı olduğu açıktır. Time dergisi bu iletişimin neticesinde Troya Müzesi'ni
2019 yılının görülmesi gereken 100 destinasyonu listesine almıştır. Bu yaklaşımın
desteklenmesi tanıtım alanında bizi doğru bir yola götürecek, farklı
destinasyon ve ürünlerimiz için de örnek olacaktır.
Ayrıca zaman geçirmeden ülkemizdeki
yerel yönetimlerin coğrafyalarının değerlerini bulup, işleyip evrensel değerler
ve doğa ile barışık yaklaşımlar çerçevesinde harekete geçmeleri, enformasyon teknolojilerine
yatırım yapmaları ve turizm sektörümüzün de bu anlayış içinde ekonomik
faaliyetlerini sürdürmesi, ürünler geliştirmesi ve bunları ziyaretçileriyle
buluşturması ülkemizi özel bir turizm ülkesi kılacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder