Ana içeriğe atla

Şifalı Frig Yolu (Bir Antik Hikâyenin Günümüzde Canlanışı…)


Frig Yolu, Antik Anadolu uygarlığı Friglerin yaşadığı bölgede, günümüzde Afyonkarahisar, Eskişehir, Kütahya ve Ankara sınırları içinde 500 kilometrenin üzerinde bir yürüyüş ve bisiklet yolu...Antik Yol boyunca Friglerin eserlerini görüyor, doğayla iç içe oluyorsunuz. Özellikle Afyon, Eskişehir ve Kütahya’nın ortak hikâyesi olan Frigya’nın kültürel mirasını korumak ve geliştirmek için bu şehirlerimiz mahalli idarelerinin ortak iradesiyle kurulan ve yönetilen FRİGKÜM Kalkınma Birliği geçmiş 10 yılda söz konusu bölgenin altyapı yatırımlarının yapılması ve tanıtımına ilişkin önemli çalışmalar yapmıştır. Bu durum aslında turizm yönetimi ile ilgili olarak Türkiye’de cevabı sürekli aranan bir sorunun kıyıda kalmış önemli bir uygulamasıdır: Turizm; kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte yönetmesi, belli oranlarda -özellikle tanıtım ve pazarlama alanlarında-birlikte finanse etmesi gereken bir alandır. Ülkemizdeki idari mevzuatın el verdiği bir yaklaşım olan Mahalli İdare Birlikleri aracılığıyla turizmin havza bazında nasıl yönetilebileceği, yatırımların nasıl koordine edileceği, tanıtım ve pazarlamanın nasıl ortak yapılacağına işaret eden önemli bir açılımdır. Yasal olarak Mahalli İdare Birliklerinin tanıtım ve pazarlama için özel sektörün katkısını almak gibi bir olanağı olmasına rağmen FRİGKÜM’ün bunu henüz kullanmadığı anlaşılmaktadır. Ancak sektörün bu çalışmalara katkı vermesi ve yönetimine katılmasının önünde bir engel olmadığı gibi, ülkemizde turizm sektörünün böylesi bir ortak çalışmaya katılabilecek anlayış ve tecrübe seviyesine geldiğini de düşünüyorum...

Ülkemiz, özellikle geçmiş 15 yılda başta Afyon olmak üzere termal turizm adına bu bölgeye önemli turizm yatırımları yapmıştır. 2023 Turizm Strateji Belgemizde de bu bölge tematik turizmin geliştirileceği; Termal, Doğa ve Kültür bölgesi olarak yer almaktadır. Bu açıdan ulusal ve uluslararası tanınırlığı her geçen gün artan Frig Yolu’nun bölgedeki termal turizm kapasitesi nedeniyle Şifalı olarak anılması; kültür, doğa ve termal temalarının “Şifalı Frig Yolu” başlığında birleştirilmesi, destinasyonun bundan sonraki iletişiminde ana konsept olarak öne çıkma olasılığı çok yüksektir.

Bunun yanında Eskişehir’in şehir turizminde ilerlemesi, hızlı trenin bu üç şehrimizi de kapsamı içine alması, bölgesel havalimanı Zafer Havalimanı'nın varlığı, kara yolu ulaşım ağlarının yeterli seviyede olması önemli avantajlardır. Kütahya’nın da özellikle Aizanoi Antik Kenti'ni merkeze alarak geliştireceği yaklaşım, uluslararası önemli bir etiket olan UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağında Zanaat ve Halk Sanatları kategorisinde yer alması adına çok değerli kazanımlardır. Bölgenin diğer güçlü hikâyeleri olan Evliya Çelebi, cirit, rahvan kültürü vb. konular ana temanın gücüyle bir anda gündeme gelecek diğer mikro konulardan sadece birkaçıdır. Bu anlamda da bölge içinde mikro destinasyon markalaşmasına olanak veren alanlar vardır.

Eğer tanıtımda odaklanarak zihinlere gireceksek, tematik tanıtımın faydalarından yararlanacaksak her açıdan Şifalı Frig Yolu hikâyesinin gücü öne çıkıyor. Hem destinasyon tanıtımı hem tematik tanıtım hem de destinasyon yönetimi açısından bu bölgeye odaklanmakta ulusal ve uluslararası turizmin geliştirilmesi açısından sayısız fayda bulunuyor…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti...

Asıl Şimdi Güvenli Turizm Koridorları!..

  Malum, Koronavirüs yaklaşık bir yıldır hayatımızda. Geçtiğimiz yıl burada salgının turizme etkileri ile ilgili birçok yazıda yorumlar yapmış, hatta projeler sunmuştum. Turizm sektörü ile ilgili herkesin de benzer çabaları oldu. Bahsettiğim projelerden biri de geçtiğimiz Nisan ayında düşündüğüm ve Ağustos’ta bu platformda yazdığım “Güvenli Turizm Koridorları” ile ilgili (Pier to Pier Project for Safe Tourism) idi. O zamanlar birçok ülke benzer projeler geliştirdi ve uyguladı. Kimi nispeten başarılı oldu, kimi de başlamadan bitti. Ancak böyle projeler geliştirirken ülkelerin özgün durumlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim de kendi kurallarına göre işleyen bir turizm endüstrimiz var. Birkaç destinasyona yoğunlaşmış dar alanda yüksek turist rakamlarına dayalı bir sektörel yapıya sahibiz. Salgın şartlarında turizm faaliyetlerini sürdürürken bu yapının bazı avantajlarını da yaşadık. Örneğin geçtiğimiz yaz 4 destinasyonumuzun turist trafiğine açılabilmesi otellerimiz...

Covid-19 Salgınının Turizme Etkileri

Daha önce benzeri olmayan bir olay… Daha düne kadar tüm ilgililer 2020’de turizm ve seyahat sektörünün yine başarılı bir yıl geçireceğini öngörüyor buna göre planlar yapıyordu. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), turizmde önceki senelerdeki kadar artış olmayacağını belirtmiş olsa da %4 büyüme beklentisini açıklamıştı. Özellikle son 10 yılda sektörler arasında en popüler olması hasebiyle tüm yüzlerin çevrildiği seyahat ve turizm sektörü yine başarılı geçecek bir yılın arifesindeydi. Herkesin keyfi yerinde gibiydi, ta ki Covid-19 ciddiyetini ortaya koyana kadar… İlk önce Çin’de görülen vakaları herkes yine SARS ve MERS gibi algılayıp, bölgesel ve kısıtlı zaman etkilerini gösterecek bir olay olarak gördü. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart günü resmî olarak Covid-19 Pandemisini ilan ettiğinde ilk korku da başlamış oldu. Artık dünya üzerindeki herkes yeni güne geçmiş yaşam biçimini dünde bırakarak uyanmıştı. Bu kuşağın yaşamadığı pek çok uygulama ardı sıra yaşamımıza g...