Ana içeriğe atla

TÜRKİYE 2019 SEYAHAT ÖNERİLERİ


TÜRKİYE 2019 SEYAHAT ÖNERİLERİ

1.       GÖBEKLİTEPE YILI

Tarihin “sıfır noktası” olarak adlandırılan Göbeklitepe insanlık tarihinde bugüne kadar bilinenleri değiştirmiştir. Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin önemli kültür, tarih ve tarım merkezlerinden olan Şanlıurfa’nın şehir merkezine yaklaşık 22 km uzaklıkta bulunan Göbeklitepe insanlık tarihinin bilinen en eski kült merkezi konumundadır. Tarihi MÖ 10 bin yılına kadar uzanmaktadır. Kalıntıların biçim, boyut ve işçilik açısından mükemmel formları insan topluluklarının tarım, tapınma ve sosyal organizasyonları ile ilgili eşsiz ipuçlarını bize vermektedir. Göbeklitepe UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Göbeklitepe’nin bulunduğu bölge medeniyetin beşiği olarak adlandırabileceğimiz yerlerden Mezopotamya’nın kuzeyine düşmektedir. “Peygamberler Şehri” olarak da anılan Şanlıurfa eşsiz bir tarih ve kültür şehridir. Ayrıca bir gastronomi kenti de olan Şanlıurfa’da binlerce yıldan süzülüp gelen muhteşem bir mutfak sizi karşılamaktadır. Şehrin müze kompleksi ise dünyada kolay kolay karşılaşamayacağınız eserlere ev sahipliği yapmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2019 yılı “Göbeklitepe Yılı” olarak ilan edildi. Burada amaç eşsiz Göbeklitepe’yi yurt içinde ve yurt dışında insanlara tanıtmak ve bölgenin kültür ve tarih destinasyonu olarak bilinirliğini artırmaktır.



2.       GÜNEYDOĞU ANADOLU’NUN MUHTEŞEM MÜZELERİ

Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2023 Turizm Stratejisinde bu bölge öncelikle inanç ve gastronomi turizmi merkezi olarak planlanmıştır. Son yıllarda bölgede açılan müzeler yerli ve yabancı turistlerden büyük ilgi görmektedir. Özellikle Şanlıurfa Müze Kompleksi (Arkeoloji Müzesi ve Haleplibahçe Mozaik Müzesi) Gaziantep Zeugma Müzesi, Hatay Arkeoloji ve Mozaik Müzesi mutlaka görülmesi gereken müzelerdir. Medeniyet tarihine beşiklik etmiş bu bölgenin müzelerinde çok değerli eserler sergilenmektedir. Bölgede yer alan Diyarbakır, Mardin, Adıyaman şehirleri de mutlaka bu gezinin bir parçası olmalıdır.



3.       GASTRONOMİ YOLU

Türkiye’nin güney ucundaki Hatay ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Gaziantep ile birlikte UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’nda iki gastronomi kentimiz bulunuyor. Hatay, Gaziantep ve hatta Şanlıurfa çizgisinde 350 km’lik bir yol boyunca eşsiz mutfak lezzetleri ile karşılaşacaksınız. Bölge gelişmiş kara yolları ağına sahip olup İstanbul, Ankara, İzmir, Trabzon gibi başlıca merkezlerden de hava yolu ulaşımı açısından sorunsuzdur.



4.       NEMRUT DAĞI’NDA GÜN DOĞUMU VE GÜN BATIMI

Adıyaman il sınırlarındaki Nemrut Dağı’nda Kommagene Kralı 1. Antiochos’un yaptırdığı devasa heykellerin gizemi eşliğinde doyumsuz gün doğumu ve gün batımı manzarası sizleri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan bir başka eşsiz deneyime davet etmektedir.



5.       BÜYÜK ANADOLU TREN SEYAHATLERİ

Anadolu çok çeşitli coğrafyası ve buna bağlı kültürel çeşitliliğiyle adeta küçük bir kıta görünümündedir. Bu yüzden “Küçük Asya” olarak bilinmektedir. Anadolu’yu baştan başa kat eden ve size nostaljik bir tren yolcuğu sunan Ankara-Kars Doğu Ekspresi yolculuğu özellikle gençler arasında çok popüler. Kuzeydoğu Anadolu’nun bakir coğrafyasının kadim şehri Kars’a kadar uzanan yolculuk her mevsim görülesi olmakla birlikte kışın çok rağbet görmektedir. Yolculuk boyunca İç Anadolu ve Doğu Anadolu’nun birkaç iklim ve coğrafi bölgelerini de görmenin mümkün olduğu 1933 km’lik yol yaklaşık 25 saat sürüyor.  Bu güzergâhın bir alternatifi ise Van Gölü Ekspresi’dir. Ankara’dan İran sınırındaki Anadolu’nun en büyük gölüne sahip Van’a kadar uzanan yolculuk hemen hemen kardeş güzergâhı ile aynı mesafe ve zamanda kat edilmektedir. Bunun yanında Batı Anadolu ve Akdeniz’e uzanan tren güzergâhları da size Küçük Asya’nın eşsiz coğrafyasını nostaljik tren seyahatleri ile keşfetmenizi sağlamaktadır.



6.       DOĞU KARADENİZ YAYLALARI

Anadolu’nun kuzeyi muhteşem dağlar ve ormanlarla kaplıdır. Fındık ve çay tarımının önde geldiği ve dünyanın en büyük fındık üreticisi konumundaki Türkiye’nin deniz ve yayla kültürünü görebileceğiniz farklı yaşam kültürü ve coğrafyası ile Gürcistan’a kadar uzanan bölge her yönüyle eşsiz deneyimler sunmaktadır. Kaçkar Dağları’nın zirvesindeki yaylalar doğa ve yürüyüş ve fotoğraf tutkunlarının vazgeçilmezidir. Bölgedeki Trabzon Havalimanı ve Ordu-Giresun Havalimanı yapacağınız gezinin merkezi konumunda olacak ve ulaşımınızı kolaylaştıracaktır.



7.       ANTİK ANTALYA

Türk Rivierası’nın başkenti Antalya, kum deniz ve güneş üçlemesinden çok daha fazlasını sunmaktadır. Birçok “Antik Anadolu Şehir Devleti”nin yerleşim merkezi olan Antalya, doğası ile insanoğluna çağlar boyunca imrenilen bir hayat sunmuştur. Antik dönemde Likia, Pamphylia ve Pisidia olarak üç bölgeye ayrılan Antalya’da 100’ün üzerinde antik yerleşke bulunmakta ve bugün önemli kalıntılarıyla sizleri Antik Antalya’yı keşfe davet etmektedir. Antalya Müzesi de ülkenin en zengin müzeleri arasında olup eşsiz bir koleksiyona sahiptir.



8.       MAVİ YOLCULUK

Ege’nin Türk kıyıları “turkuaz kıyılar” olarak tanınır ve artık geleneksel hale gelmiş “gulet” olarak bilinen ahşap teknelerle gerçekleştirilen gezilerle sizi doğanın muhteşem sunumuna davet ederken, Bodrum, Marmaris, Fethiye, Göcek ve daha nice kıyı kasabaları ve koyları da mavi yolculuğun eşsiz deneyimine çağırmaktadır.



9.       LİKYA YOLU

Türkiye’nin güneybatı ucunda 500 km’yi geçen yürüyüş yolu güzergâhı sayısız antik kent, köy yaşamı ve eşsiz turkuaz manzaraları sunmaktadır. Dünyanın en güzel 10 yürüyüş yolu arasında sayılan Likya Yolu sizi eşsiz deneyimiyle büyüleyecektir.



10.   TROYA MÜZESİ VE KUZEY EGE

Ege’nin kuzeyi hepimizin bildiği bir “Anadolu Efsanesi”ne ev sahipliği yapmaktadır: Troya. 2018 yılı Türkiye’de “Troya Yılı” olarak kutlandı ve bu yılın en önemli eseri ise 10 Ekim 2018 tarihinde ziyaretçiye açılan Troya Müzesi oldu. Çanakkale ilinde bulunan Troya Ören Yeri ve Troya Müzesi mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Ayrıca Kuzey Ege’nin birçok antik şehri ve günümüz kasabaları da sizi kendine bağlayacaktır.



11.   FRİGYA VADİLERİ

Batı Anadolu’da Ankara, Eskişehir, Afyonkarahisar ve Kütahya şehirlerinin ortak hikâyesi Frigya Vadileri, Antik Anadolu’nun önemli devletlerinden Friglerin yerleşke ve eserlerinin bulunduğu, günümüz Anadolu coğrafyasının da doğası ile iç içe olmanızı sağlayacak fırsatları sunmaktadır. Bölgede uzun yürüyüş yolları, antik yollar ve Kral Midas’ın mezarı ve hikâyeleri çok ilgi çekmektedir.



12.   KAPADOKYA DOĞA AKTİVİTELERİ


İlginç yeryüzü şekilleri ile başka bir gezegen hissi veren bölgede tüm yıla yayılan aktiviteler ilgi çekmektedir. Bu ilginç coğrafyada yapacağınız yürüyüşler, bisiklet turları, atla yapacağınız keyifli geziler ve balon deneyimi sizi çok memnun edecektir.


13.   İSTANBUL-KÜLTÜR-ÇAĞDAŞ SANAT (CONTEMPORARY İSTANBUL)


Dünyanın en önemli bienalleri kategorisinde yer alan İstanbul Bienali bu yıl 14 Eylül-10 Kasım 2019 tarihleri arasında ziyaretçilerini bekliyor olacak. İKSV tarafından gerçekleştirilen kültür, sanat, müzik festivalleri ve faaliyetlerinin tarihlerine www.iksv.org adresinden ulaşabilirsiniz. İstanbul, çağdaş sanatların da önemli bir merkezi oldu.  Şehirde dünyaca ünlü birçok müze bulunuyor. Financial Times’ın son haberi de İstanbul’un çok önemli bir sanat merkezi olduğunu teyit ediyor. https://propertylistings.ft.com/propertynews/turkey/5634-five-reasons-to-live-in-istanbul-turkey.html


(Fotoğraflar: Tanıtma Genel Müdürlüğü Arşivi)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Asıl Şimdi Güvenli Turizm Koridorları!..

  Malum, Koronavirüs yaklaşık bir yıldır hayatımızda. Geçtiğimiz yıl burada salgının turizme etkileri ile ilgili birçok yazıda yorumlar yapmış, hatta projeler sunmuştum. Turizm sektörü ile ilgili herkesin de benzer çabaları oldu. Bahsettiğim projelerden biri de geçtiğimiz Nisan ayında düşündüğüm ve Ağustos’ta bu platformda yazdığım “Güvenli Turizm Koridorları” ile ilgili (Pier to Pier Project for Safe Tourism) idi. O zamanlar birçok ülke benzer projeler geliştirdi ve uyguladı. Kimi nispeten başarılı oldu, kimi de başlamadan bitti. Ancak böyle projeler geliştirirken ülkelerin özgün durumlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim de kendi kurallarına göre işleyen bir turizm endüstrimiz var. Birkaç destinasyona yoğunlaşmış dar alanda yüksek turist rakamlarına dayalı bir sektörel yapıya sahibiz. Salgın şartlarında turizm faaliyetlerini sürdürürken bu yapının bazı avantajlarını da yaşadık. Örneğin geçtiğimiz yaz 4 destinasyonumuzun turist trafiğine açılabilmesi otellerimizin “

Covid-19 Salgınının Turizme Etkileri

Daha önce benzeri olmayan bir olay… Daha düne kadar tüm ilgililer 2020’de turizm ve seyahat sektörünün yine başarılı bir yıl geçireceğini öngörüyor buna göre planlar yapıyordu. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), turizmde önceki senelerdeki kadar artış olmayacağını belirtmiş olsa da %4 büyüme beklentisini açıklamıştı. Özellikle son 10 yılda sektörler arasında en popüler olması hasebiyle tüm yüzlerin çevrildiği seyahat ve turizm sektörü yine başarılı geçecek bir yılın arifesindeydi. Herkesin keyfi yerinde gibiydi, ta ki Covid-19 ciddiyetini ortaya koyana kadar… İlk önce Çin’de görülen vakaları herkes yine SARS ve MERS gibi algılayıp, bölgesel ve kısıtlı zaman etkilerini gösterecek bir olay olarak gördü. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart günü resmî olarak Covid-19 Pandemisini ilan ettiğinde ilk korku da başlamış oldu. Artık dünya üzerindeki herkes yeni güne geçmiş yaşam biçimini dünde bırakarak uyanmıştı. Bu kuşağın yaşamadığı pek çok uygulama ardı sıra yaşamımıza girdi