Bunalım (Kriz) zamanlarını izleyen dönemlerde paradigmaların
değiştiğini; toplumların ve sistemlerin bu dönemleri atlatabilmek için değişimi
sürekli kılabilmek adına gelişmeyi -bilgi paylaşımı- kurumsallaştırmaya
çalıştıkları bilinmektedir.
Hemen belirtelim, bu süreçte öne çıkanlar; mekan (yer) ve
rekabet ilişkisi olmaktadır. Turizmi düşünürsek; destinasyonların
rekabetçiliklerini artırarak bunalım dönemlerini atlatabileceklerini, değişen
şartlara uyabilmek ve varlıklarını sürdürebilmek için de sürekli gelişimi
sağlamaları gerekir diyebiliriz.
İşte bu noktada destinasyonlarla ilgili olarak “yönetim” ve
bununla bağlantılı “yönetişim” konuları ön plana çıkmaktadır.
Böylece bir yerin ziyaret ekonomisini (turizmi kastederek)
geliştirmek, rekabetçi ortamda markalaşmasını sağlayıp kalkınmasını
sürdürebilmesi için bilgiyi ve fikirleri paylaşmak; iyi “yönetişim” ilkelerini
hayata geçirmek gereklidir.
Bu şartlarda Türkiye artık otelcilik konsepti üzerine geliştirilmiş
turizm anlayışını destinasyonlarına ve ziyaret ekonomisine yoğunlaştırmalıdır. Bu nedenle destinasyonlar rekabetçilikleri, markalaşmaları
ve kalkınma süreçleri içinde önemli yeri olan turizmi çok daha geniş açıdan
düşünmek ve algılamak durumundadır. Bunu yapabilen destinasyonlar gelecekte yerlerini alacaktır.
Ankara, 15 Aralık 2020
Yorumlar
Yorum Gönder