Ana içeriğe atla

Turizm Sektörü Süregelen Covid-19 Salgınından Ne Öğrendi? -1-

 


Covid-19 salgınının DSÖ tarafından ilanının üzerinden neredeyse 7 ay geçti, bu zaman dilimi bir turizm yılının en yoğun sezonunu da kapsadı. Bundan sonrası için artık bilmediğimiz bir şeyle karşı karşıya değiliz; biliyoruz ve yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz…

Peki bu süreçte neler öğrendik? Ne dersler çıkardık?

-Dünyanın bir bölgesinde çıkan bir virüs’ün etkisinin sınırlı kalacağı gibi eksik bir tahminin, tedbirler zamanında alınmadığında yıkıcı etkilerini gördük.

-Ne kadar çeşitli krizler yaşarsak yaşayalım, her krizin özgün ve diğerlerinden farklı olabileceğini tecrübe ettik. Hatta önceki bölgesel ve sınırlı etkili kriz tecrübelerinin yeni krizlerde rehavete neden olabileceğini sezdik.

-Öncelikle bir krizi kendi koşullarında iyi tahlil etmek gerektiğini anladık; bölgesel mi? Küresel mi? Etkisi ne olur? Ya da hayatı tümüyle durdurabilir mi? Bunları anladık.

-Sebepsiz bir kendine güven halinin ve aşırı iyimserliğin kriz yönetimiyle bağdaşmadığını gördük. Krizlere rasyonel yaklaşılmalı ve tedbirleri de zamanında almalıyız, onu anladık.

-Küresel bir krizle mücadelenin de küresel veya en azından bölgesel iş birlikleri ile başarılı olacağını gördük; Dayanışma, yardımlaşma ve iletişimin önemini vurgulayan olaylar yaşadık.

-Çevre’ye yaptığımız baskının bize nasıl katlanarak olumsuz döndüğünü tecrübe ettik. İnsanoğlunun aşırılıklarının nasıl bir felakete yol açabileceğini hissettik.

-Zaten uzun süredir değişim içinde olan turizm kültürünün yeni halinin -görmek istemeyenler için- kapıyı çaldığını anladık.

-Turizmin sadece otelden ibaret olmadığını, yaşamın içinde bir deneyim olduğunu ve tarımdan teknolojiye, kültüre kadar pek çok alanla sinerjik, hatta simbiyotik bir ilişkide olduğunu, -olacağını- fark ettik.

-Dahası turizmin bir kalkınma ve iyi yönetim meselesi olduğunu; ziyaret ekonomisi bakış açısını hemen kazanmamız gerektiğini kavradık.

-Küresel krizlere karşı potansiyel zenginliğin yetmediğini, onu kullanacak verimli sistemler kurup işletmediğimiz sürece bir kısır döngüde olacağımızı anladık.

-Ülkemizin turizm bilgisi ve tecrübesinin değerini hatırladık.

‘Yeni Normal’i ‘geçici’ gibi algılamak yanılgı olacaktır. Değişen hayatları normalleştirme, sağlık ve hijyen gereklerini yerleştirmek zorundayız. Unutmayalım ki bu salgın yeni bir durum yaratmadı, var olan süreci hızlandırdı. Umalım ki bu süreç insana, doğaya ,kültüre saygı ve hassasiyet çizgisinde ilerlesin…

Bu sonuçlar daha da uzayabilir, burada yapılması gereken geçmiş 7 aylık tecrübeyi iyi değerlendirip gelecek turizm yılı için tedbirlerimizi şimdiden almaktır. Bu nedenle öncelikle ‘Yeni Normal’ in getirdiği şartları iyi tahlil ederek öne çıkan ‘yerelleşme’ ‘destinasyon’ 'yönetim' 'iletişim' olgularını iyi algılayıp kriz yönetimini ve iletişimini destinasyonlar bazında yürüterek gelişebilecek her olumlu durumu turizm sektörünün faydasına kullanmayı bilmeliyiz. Bu sürecin aynı zamanda yapısal değişimleri de zorunlu kıldığından bir fırsat olduğunu da bilerek sabırlı, dikkatli ve beraber hareket etmeliyiz.

‘Yeni Normal’i ‘geçici’ gibi algılamak yanılgı olacaktır. Değişen hayatları normalleştirmek, sağlık ve hijyen gereklerini yerleştirmek zorundayız. Unutmayalım ki bu salgın turizmde yeni bir durum yaratmadı, var olan süreci hızlandırdı. Umalım ki bu süreç insana, doğaya, kültüre saygı ve hassasiyet çizgisinde ilerlesin…

 

İrfan ÖNAL

3 Ekim 2020

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Sud de France örneğinde Kolektif Markalar ve Yerel Kalkınma

  Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜciTA) ile Muğla Ticaret ve Sanayi Odası tarafından 20 Ekim 2023 günü gerçekleştirilen Muğla Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesinin odak konusu, coğrafi işaretler, gastronomi ve turizmden ilham alarak, yöresel markaların kolektif yönetimi ve kalkınmaya desteklerinin sağlanmasıydı. Söz konusu zirve kapsamında, ülkemizde coğrafi işaretler ve turizmin ortak problemi ve ihtiyacı olan yönetim/yönetişim konularının çözümüne ilişkin iyi bir örnek olarak gördüğümüz Sud de France (SdF) ile ilgili sunumu Bölge Danışmanı M. Rene Moreno gerçekleştirdi, aşağıda SdF’ye ilişkin verilen bilgiler Sayın Moreno’nun sunumundan derlenmiştir. İnsanlığın yaşadığı Covid-19 salgının etkilerini sürdürdüğünü söyleyerek konuya başlamanın doğru olacağını düşünüyorum. Özellikle “Yeni Normal” olarak adlandırılan gelişmeler aslında değişen düşünce yapısı ve yeni değerlere işaret ediyordu. O günlerde turizm ile ilgili yazılarımda destinasyonl

SÜRDÜRÜLEBİLİR DESTİNASYON YÖNETİM TASARIMI (1): VERİ VE AKILLI DESTİNASYONLAR

  Bir destinasyonun sürdürülebilirliği, sakinlerinin ihtiyaçları, refahı ve yaşam kalitesi ile ziyaretçilerinin ihtiyaçları, refahı ve deneyim kalitesi arasında ne kadar iyi denge kurabildiğine bağlıdır; bu bir yönetim konusudur. Bu hassas denge, sürdürülebilirliğin belirli bir destinasyonun tüm çevresel ve toplumsal yönlerini içeren karmaşık, çok boyutlu bir kavram olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte, seyahat başlı başına acil bir küresel sürdürülebilirlik sorununa -iklim acil durumu- büyük ölçüde etkide bulunuyor ve dünyadaki karbon emisyonlarının kabaca %8'ini oluşturuyor. Bu zorlu sorunu ele almak ise endüstrinin öncelikler listesinin başında gelmektedir. Burada, bir yönetim yaklaşımı olarak tasarım yönetimi (Design Management) ve veriler çözümde çok önemli bir rol oynayabilir, gerçek sürdürülebilirlik için atmamız gereken adımları yönlendirebilir. Veri ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişki Turizm her şeyle ilgilidir, bu nedenle her şeyi ölçümlemeli ve destinasyo