Ülkemizde turizm
algısının üzerinde durup düşünmek için bundan, yani Covid-19 salgının yol
açtığı kriz ortamından daha iyi bir zaman olamaz. Çünkü turizmle ilgili
yaşadığımız sıkıntıların önemli bir kısmı bu algıdan kaynaklanıyor; turizmi
döviz getirici bir sektör olarak konumlandırmak…
Halbuki Türkiye
bu aşamayı çoktan aşmalı, turizm faaliyetlerini kalkınma hamlesinin bir
neticesi olarak beliren ziyaret ekonomisi olarak ele alıp çok daha etkin
ve katma değeri yüksek bir endüstri haline getirmeliydi. Bu henüz
gerçekleşemedi ancak hiçbir şey için geç kalınmış değil. Çünkü öyle zamanlar
yaşıyoruz ki, artık potansiyelinizi harekete geçirecek ve ondan maksimum
faydayı sağlayacak sistemler geliştiremediğinizde geriye düşüyorsunuz. Yani
zaman ve değişim ‘doğruyu’ dayatıyor. ‘Bir zamanların turizm destinasyonu’
olarak anılmak istemiyorsak değişimi doğru okumak zorundayız. Ben Türkiye’nin
turizmde bu değişime her noktasında hazır olduğunu düşünüyorum.
Her alanda
Covid-19 nedeniyle sistemlerin sorgulandığı bir dönemdeyiz. Turizmin
uluslararası temsilcilerinden UNWTO da (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü)
turizmin Covid-19 ile birlikte değişimine işaret etmektedir. BM Genel
Sekreteri Guterres Covid-19 ve Turizmin Transformasyonu Politika
Belgesinde; Yaşadığımız krizin turizmin toplumsal gruplarla, diğer
sektörlerle, çevreyle etkileşimini ‘tekrar’ düşünmek için bir fırsat
olduğunu belirtirken bütün bu etkileşimi ‘gözden geçirmek’ ve daha iyi ‘yönetmenin’
üstünde durmaktadır.
Dahası kentlerin
ve kırsal kalkınmanın ilişkisinin bu krizle daha da arttığı vurgulanmaktadır.
Şehirleşmenin geldiği noktada kentsel ve kırsal kalkınma arasında bir bağ
kurulması gereği üzerinde durulmaktadır. Bu nedenle Dünya Turizm Örgütü 2020
yılının temasını ‘Turizm ve Kırsal Kalkınma’ olarak seçmiştir.
İlgilenenler için
yol haritası; https://www.e-unwto.org/doi/epdf/10.18111/9789284422173
İrfan ÖNAL
10.10.2020
Yorumlar
Yorum Gönder