Ana içeriğe atla

LİKYA YOLU’NDA MASALLAR… (Hikâye Sizi Çağırır!)




Türkiye’nin ilk uzun mesafeli yürüyüş yolu olan Likya Yolu, 540 km uzunluğunda, yürümesi ortalama 29 gün süren ve dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotalarından (Sunday Times) biridir.

Her yıl 20 ila 30 bin yürüyüş tutkununun geçtiği Likya Yolu’na dünya genelinde ilginin artırılması, farklı mecralarda Likya Yolu’na ilişkin bilinirliğin oluşturulması, diğer yürüyüş yollarından farklı olan yanlarına dikkat çekilmesi amacıyla Tanıtma Genel Müdürlüğünce 9-14 Mayıs 2016 tarihleri arasında Likya Yolu’nda Masallar – Tales on the Liycian Way projesi hayata geçirildi.

Türkiye’nin ilk uzun mesafeli yürüyüş yolu olan Likya Yolunu deneyimlemek üzere yurt dışından 12 ülkeden (ABD, Almanya, Çin, Fransa, İngiltere, İsviçre, İsveç, İspanya, İtalya, Sırbistan, Yunanistan) 16 yabancı gazeteci ve seyahat yazarları ile ınstagrammerlar  davet edildi. Konuklara, masallardaki kahramanların bir sebep için yola çıktıkları ve çıktığı yolun kendilerine bir şeyler öğretmesine izin verdiğini söyleyen masal anlatıcısı Judith Liberman eşlik etti.

Liberman’ın Likya Yolu’nda Masallar Projesi için 5 gün boyunca, Anadolu Masallarına, Türkiye’nin misafirperverliğine ve yolda olmaya dair oluşturduğu masal repertuvarı ile yabancı konuklara rota boyunca her gün masal molaları vererek mitoloji ve geleneksel halk masallarından oluşturduğu ( Lokum, Yolcu, Ekmek, Kelebek-Pervane Sufi Hikayeleri ile Nasreddin Hoca Kuyu Hikayesi ve Likya Yolu Yanartaş’ta Bellerephon Hikayesi) seçkileri ve bir gecelik özel bir performans sergileyerek Anadolu’ya ait hikayeleri paylaştı. Anlatılmış olan söz konusu hikâyelerden o gün için ülkemizin tanıtım platformu olan Turkey Home sosyal medya kanalları için kısa videolar oluşturuldu ve takipçilerle paylaşıldı. Ayrıca konuk yabancı gazetecilerin bloglarında, gazete ve dergilerinde projeye ilişkin haberler de yayınlandı.

Bu proje ülkemiz ve turizm sektörümüz için zor zamanların yaşandığı, dünyada ve ülkemizde terör olaylarının olduğu, Rusya’dan turist gelişlerinin kesildiği bir dönemde gerçekleştirilmiş, turizm sektörümüz için pozitif bir hikâyenin iletişimi hedeflenmiştir.

Ayrıca bu proje ile başta Likya Yolu olmak üzere ülkemizde bulunan yürüyüş yollarının hikâyeleri üzerinden iletişiminin yapılmasına odaklanılmıştır. Hikâye sizi çağırır… Hikâye sizi alır ve dünyanın bilmediğiniz yerlerine taşır… Bu nedenle hikâye zengini coğrafyamızın bu değerlerinin üzerinde durmalı ve işlemeliyiz.

Bu hikayelerin peşine düşmeyecek insan yok!: Aziz Paul Yolu…Evliya Çelebi Yolu…Sufi Yolu…Karia Yolu…Frig Yolu…Hitit Yolu…Kaçkarlar…Troya Kültür Rotası…Küre Dağları…İstiklal Yolu…Sarıkamış Parkurları…(Bknz. Kültür Rotaları Derneği)

Ülkemizdeki yürüyüş yolları son yıllarda hem insanımızın hem de yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Kıtasal ölçekte çeşitliliğe sahip Anadolu’nun barındırdığı hikâyeleri yürüyüş yollarının temaları haline dönüştürmeli ve yaymalıyız.


İlgili videolar için;

İrfan ÖNAL, 24 Şubat 2020



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti...

Asıl Şimdi Güvenli Turizm Koridorları!..

  Malum, Koronavirüs yaklaşık bir yıldır hayatımızda. Geçtiğimiz yıl burada salgının turizme etkileri ile ilgili birçok yazıda yorumlar yapmış, hatta projeler sunmuştum. Turizm sektörü ile ilgili herkesin de benzer çabaları oldu. Bahsettiğim projelerden biri de geçtiğimiz Nisan ayında düşündüğüm ve Ağustos’ta bu platformda yazdığım “Güvenli Turizm Koridorları” ile ilgili (Pier to Pier Project for Safe Tourism) idi. O zamanlar birçok ülke benzer projeler geliştirdi ve uyguladı. Kimi nispeten başarılı oldu, kimi de başlamadan bitti. Ancak böyle projeler geliştirirken ülkelerin özgün durumlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim de kendi kurallarına göre işleyen bir turizm endüstrimiz var. Birkaç destinasyona yoğunlaşmış dar alanda yüksek turist rakamlarına dayalı bir sektörel yapıya sahibiz. Salgın şartlarında turizm faaliyetlerini sürdürürken bu yapının bazı avantajlarını da yaşadık. Örneğin geçtiğimiz yaz 4 destinasyonumuzun turist trafiğine açılabilmesi otellerimiz...

COĞRAFİ İŞARETLER VE YÖRE (Farklı bir hikaye)

  (Fransa Bisiklet Turundan-2024) ...Ülkemizde coğrafi işaret sistemini incelemek ve eksikleri ortaya koymak çok önemlidir çünkü tadın yansıması olan yöre kavramını içselleştirmemize coğrafi işaretler aracı olacaktır. Cİ sistemini bir sacayağı olarak simgeleştirdiğimizde tescil, yönetişim ve denetim unsurlarının gereğinin eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi gerçeği ile karşı karşıya olduğumuzu görürüz...  Yöre kavramı Bu yazıda Türkiye’de son yıllarda oldukça popüler hale gelen coğrafi işaretler ve buna bağlı olarak yöre kavramının ne ifade ettiği kültürel bağlamında değerlendirilerek temsil ve iletişim aracı olarak yer, insan ve ürün ilişkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Yöre tanımı TDK’da şöyledir: Bir bölgenin belli bir yer ve çevresini kapsayan sınırlı bölümü; havali, mahal, civar. Bir değerlendirmeye göre yöre, kendine mahsus alametleri bulunan bir bölgeciktir. Böyle bir coğrafi yöre, geçmişte olmuş ve bugün olmakta bulunan olaylar ve objelerin bileşmesidir...