Ana içeriğe atla

Coğrafi İşaretler, Kültürel Çeşitlilik, Turizm İlişkisi

 


(Sunum özeti: 23/10/2020 YÜciTA Coğrafi İşaretler Modüler Eğitim Programı )

Herkese merhaba…

Günümüz şartlarında üç önemli ve popüler konu; Coğrafi işaretler, kültürel çeşitlilik ve yerel turizm.

2020 yılı insanlık tarihinin unutamayacağı yıllardan biri olacak, Covid-19 salgını insanlığın hem düşünce hem de davranış kalıpları üzerinde önemli değişikliklere neden oldu ve bunların etkilerini gelecekte de yaşamaya devam edeceğiz. Bu etkiler negatif olduğu kadar pozitif ve ikaz edici yönlere de sahip bulunuyor. Bu salgınla birlikte zaten gündemimizde olan bazı konularda eyleme geçme hızının da arttığını söyleyebiliriz. Bu sunumda biraz önce bahsettiğim hızlandırıcı etkiyle de gündemimizde ön sıralara doğru hareketlenen üç konu ve birbirleriyle ilişkisini konu olarak ele aldım.

Öncelikle kültürel çeşitliliğin ne olduğuna bir bakalım; Konuyu tarihsel ve kültürel bir gelişme çizgisinde değerlendirmekten ziyade bu gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıkan iki önemli uluslararası sözleşme ve metni öncelikle hareket noktası olarak belirledim.  Bunlardan Birincisi; 2001 tarihli Kültürel Çeşitlilik Evrensel Bildirisi ve diğeri ise 2005 tarihli UNESCO Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi. Bu metinlere göre Kültürel Çeşitlilik; Grupların ve toplumların kültürlerinin ifade bulduğu biçimlerin çeşitliliğini ifade eder. Bu ifadeler gruplar ve toplumların içinde ve arasında aktarılır. Bu metinler bize şunu söylüyor aslında; Kültürler tek tipleşiyor. Hızla gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri ile kolaylaşan KÜRESELLEŞME süreçlerinin, kültürler arasında İLERİ ETKİLEŞİM için daha önce görülmemiş koşullar yaratmakla birlikte aynı zamanda KÜLTÜREL ÇEŞİTLİLİK açısından özellikle zengin ve fakir ülkeler arasında  DENGESİZLİK riskleri bakımından bir güçlüğü temsil etmektedir.

 

Biyolojik çeşitlilik doğa için gerekli olduğu kadar; değişim, yenilik, ve yaratıcılık kaynağı olarak kültürel çeşitlilik de insanlık için gereklidir.

 

Yine bu metinlerde dikkatimizi çeken konular;

Kültürel çeşitlilikten kültürel çoğulculuğa: Demokratik çerçevenin olmazsa olmazı kültürel çoğulculuk, kamu yaşamını destekleyen yaratıcı kapasitelerin gelişmesine ve kültürel çeşitliliğe yardımcı olmaktadır.

Kalkınmada bir etken olarak kültürel çeşitlilik: Kültürel çeşitlilik herkese açık olan seçenekler yelpazesi sunar; sadece ekonomik kalkınma amaçlı olarak değil daha tatmin edici bir entelektüel, duygusal, ahlaki ve ruhsal varlık elde etmeye yönelik bir gelişimin de temel unsurlarından biridir.

Kültürel çeşitliliğin garantisi olarak insan hakları: kültürel haklar, insan haklarının ayrılmaz bir parçasıdır. Ve son olarak; Kültürel çeşitliliğe herkesin erişimi sağlanmalıdır.

 

Bu noktada yukarıda sözünü ettiğim iki evrensel metni inceleyerek oluşturduğum ve  Kültürel Çeşitlilik Ekosistemi diye adlandırdığım kavramları belirtmekte fayda var:

İnsanlığın ortak mirası,

Koruma kavramı,

Sürdürülebilir,

İnsan hakları ve temel özgürlür,

Kültür ve kalkınma birlikteliği,

Kimlik ve kültürel ifadeler,

Geleneksel bilgi,

Sosyal uyum ve kadın,

Fikir serbestisi ve kültürler arası etkileşim,

Medya çeşitliliği,

Dil çeşitliliği,

Azınlıklar ve yerli halklar,

Kültürel etkileşim ve yaratıcılık,

Fikri mülkiyet haklarının korunması,

Kültür endüstrisi,

Bilgi ve iletişim teknolojisi.

 

Bu ekosistem, kültürel çeşitliliği destekleyen ve var eden bir yapının kurulmasının garantisi olarak görülmektedir.

 

Burada coğrafi işaretlerin ne olduğu ve özellikleri ile ilgili bilgilere girmeyerek benden önceki sunumlarda bu konular derinlemesine verildiğinden doğrudan şunu söyleyebilirim: Coğrafi işaretler ve kültürel çeşitlilik arasındaki bağı SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK kavramının  sağladığını söyleyebiliriz. Ben bu şekilde değerlendireceğim.

 

Bu ilişki, bünyesinde aynı zamanda DEĞİŞİMİ barındırıyor.

 

Agri-culture/ Tarım – Kültür – Gelenek – Üretim: DEĞİŞİM

 

Coğrafi İşaretler; KÜLTÜREL MİRASI ve GELENEKSEL ÜRETİMİ vurgular. Bu da tohumu, toprağı, suyu, iklimi KORUR. Gördüğünüz gibi yavaş yavaş yukarıda saydığımız kavramlarla ilişkiyi kolayca kurabiliyoruz.

İşte bu noktadan hareketle diyebiliriz ki: Anadolu coğrafyasının coğrafi, iklimsel, kültürel çeşitliliğinin bir unsuru da coğrafi işaretlerdir.

 

Coğrafi İşaretler, GELENEKSEL BİLGİNİN ve ÜRETİMİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNE de sahip çıkar. Sürdürülebilir gelişme ilkesi bu döngünün önemli bir parçasıdır. Böylece, gelecek nesiller için HASSASİYET sahibi olmayı ifade etmektedir. (Zaten bu da Sürdürülebilirliğin merkezindeki anlayıştır …)

 

Evet, burada artık kültürel çeşitlilikle coğrafi işaretler arasındaki bağı oluşturduktan ve ortaya koyduktan sonra şimdi de bütün bu ilişkinin turizm ve dolayısıyla kırsal kalkınma ile ilişkisine değinelim…

 

Coğrafi işaretlerin kırsalda sağladığı avantajlar;

 

        Nitelikli bir tedarik zincirinin oluşması

        Katma değerli ve dengeli fiyatlandırma

        Doğal kaynakların korunması

        Geleneksel bilginin yaşatılması

        Doğa dostu turizm

 

Yeryüzünde artık kendi özgün üretimlerimizle ve fark yaratarak varlığımızı sürdürebiliyoruz. Aksi taktirde ne bir değer yaratabiliyor, ne de yaşam kalitemizi artırabiliyoruz. Bunu gerçekleştirebilmenin en etkili yolu ise  TOPRAĞINIZA, GELENEĞİNİZE ve COĞRAFYANIZA sahip çıkmaktan geçmektedir; çünkü böylece var olabiliyor ve özgün üretimimizi sağlayabiliyoruz. İşte bu noktada  COĞRAFİ İŞARETLER  turizmde Markalaşma sürecinin, dolayısıyla kalkınmanın, önemli bir unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır…

 

        Turizm ve deneyim ilişkisi

        Turizmde markalaşma; özgün olmak, gelenekleri korumak, coğrafyaya saygı duymak, yereli önemsemek (Marka-kimlik-yerel ilişkisi…)

 

Coğrafi işaretlerle turizm (Turistik Ürün) arasındaki yolu da böyle tarif edebiliriz; Coğrafi işaretler yerel çekiciliğe sahiptirler ve özgündürler, geleneksel değerleri temsil ederler ve bu yönüyle de kültürel miras anlamı taşırlar; bütün bu özellikler turistik bir ürünün de oluşumunu sağlar.

 

Coğrafi işaretler hem yöreyi hem ürünü tanıtır…

 

Coğrafi İşaretler ve Gastronomi: Ortak payda; Kültürü ve yerelliği desteklemek; Yemek/ürünler kültürü ve geleneği temsil eder. Bu nedenle ulusal gururun bir parçasıdır. (Bakınız Dünya mutfakları; Türk Mutfağı, Japon Mutfağı, İtalyan Mutfağı gibi…) ya da ürün bazında örnek verecek olursak;  Havana Purosu, Porto Şarabı, Gaziantep Baklavası, Aydın İnciri veya Ezine Peyniri dediğimiz zaman hep bir YER’e –Destinasyon’a- işaret ediyoruz.

Bu çerçevede; (Yerel Kalkınmanın Sürdürülebilir Yol Haritası: İnsan, Yer, Ürün…) Peki Ürünün yerel özelliği nereden kaynaklanır? Tabi ki tarihi, karakteri, doğa ve insan faktörü, toprak, yerel bilgi, iklim ve  gelenekler…) Hep bir YER ‘e işaret ediyoruz. Yani bunu turizm diline çevirirsek karşımıza  DESTİNASYON vurgusu çıkar…

 

Bir diğer konu da; bir yemeği ya da ürünü korumak onunla birlikte üreticilerini, üretim kültürünü, yerel kültürü ve biyolojik çeşitliliği de korumak anlamına gelmektedir. Bunun için GIAHS (Globally Important Agricultural Heritage Sites), Küresel Öneme Sahip Tarım Mirası Alanları (Dünya Gıda ve Tarım Örgütünce yönetilen -2002-) Tıpkı UNESCO Dünya Miras Alanları sistemindeki gibi işlev gören görece yeni bir yaklaşım…Türkiye’de henüz böyle bir alan bulunmuyor. (Ancak aday çalışmaları var.) Bu sistem hem geleneksel tarım üretimini korurken hem de Eko Turizmi ve Kırsal Kalkınmayı da belirliyor ve geleneksel bilginin kuşaklararası aktarımını sağlıyor. Bu nedenle ülkemizde tarım ve turizm alanlarının sinerjik ilişkisi önemli diye düşünüyorum. Turizm ve tarım sinerjisi hem sorumlu turizm anlayışını hem de eko turizm, kırsal turizm vb. yaklaşımları destekleyecektir. Burada da gördüğünüz gibi KÜLTÜR, TARIM ve  KIRSAL TURİZM birleşiyor…

 

Evet şimdi gelelim Coğrafi İşaretler ve Turizm ilişkisindeki zinciri tanımlamaya: Üretim zinciri içinde yer alan üreticiyi destekleyerek (Cİ Yönetişimi-Bu sunumların ana amaçlarından biri-) coğrafi yaklaşım sergilemiş oluyoruz. Yani Coğrafya’ya vermiş olduğumuz değeri gösteriyoruz. Böylece coğrafi işaretler  yerel/sürdürülebilir kalkınmaya destek olur. Turizm endüstrisi de coğrafi işaretli ürünlerin tanıtımını yaparak ve onlardan yararlanarak –Gerek ürün oluşturmada gerekse tanıtım ve markalaşmada-  (gastronomi turlar vb.) bu yaklaşıma destek olmaktadır.  (Yerel ürünler, gastro turlar, ürün atlasları…)

 

Turizmin günümüzdeki en net tanımı DENEYİM olduğudur. Deneyim o coğrafyanın hem insanları ile hem de ürünleriyle etkileşimi kapsar.

 

Sonuç olarak Ci’lerin hikayesi ülkemiz coğrafyasının hikayesinin çok güçlü bir bölümüdür.

Cİ’ler beraberinde Türk Mutfağının markalaşma sürecini ve böylece Türk Lokanta İşletmeciliğini de olumlu etkileyecektir ve ülke markasının önemli bir unsuru olacaktır.

 

Bu noktada son olarak Kırsal Turizmden ne anladığımızı sıralarsak;  Çiftlik turizmi, tarım turizmi, köy turizmi, doğa turizmi, yayla turizmi, yerel mutfak turizmi, macera turizmi, bisiklet turizmi, yürüyüş turizmi vb.  Bütün bu kategoriler bizi  SAĞLIK ve ESENLİK noktasına götürür yani yabancıların deyimiyle HEALTH and WELLBEING.

İçinde yaşadığımız COVİD-19 süreci de sağlık, esenlik, doğa ve tabi ki yerelliğin önemine dikkatleri çekmektedir… 

 

Toparlayacak olursak değerli arkadaşlar; Konuşmanın başından beri oluşturmaya çalıştığımız Kültürel çeşitlilik, Coğrafi İşaretler, Yerel/Kırsal Kalkınma ve Turizm ilişki zincirinin özünde; yerel değerlere önem vermek ve bu bağlamda Coğrafi İşaretleri önemsemek ve bunun turizm ile ilişkisini güçlendirerek yerel ve  sürdürülebilir kalkınmayı da desteklemek vardır. Bu noktada Birleşmiş Milletler 2030 vizyonunda sürdürülebilir kalınmanın 17 ilkesi olarak gündemimizde olan ve her eylemimizi uyarlamaya çalıştığımız bu hedeflerin konumuzla doğrudan ilişkisi olanları da vurgulamakta fayda gördüm:  Özellikle; 1. Amaç (Yoksulluğu azaltmak), 5. Amaç (Cinsiyet eşitliği), 8. Amaç (İş ve ekonomik büyüme) 10. Amaç (Eşitsizliğin giderilmesi), 11. Amaç (Sürdürülebilir şehirler ve topluluklar), 12. Amaç (Sorumlu tüketim ve üretim) 15. Amaç (Toprakta yaşam) ve 17. Amaç (İşbirliği)

 

Hepinize ilginiz için teşekkür ederim…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Sud de France örneğinde Kolektif Markalar ve Yerel Kalkınma

  Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜciTA) ile Muğla Ticaret ve Sanayi Odası tarafından 20 Ekim 2023 günü gerçekleştirilen Muğla Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesinin odak konusu, coğrafi işaretler, gastronomi ve turizmden ilham alarak, yöresel markaların kolektif yönetimi ve kalkınmaya desteklerinin sağlanmasıydı. Söz konusu zirve kapsamında, ülkemizde coğrafi işaretler ve turizmin ortak problemi ve ihtiyacı olan yönetim/yönetişim konularının çözümüne ilişkin iyi bir örnek olarak gördüğümüz Sud de France (SdF) ile ilgili sunumu Bölge Danışmanı M. Rene Moreno gerçekleştirdi, aşağıda SdF’ye ilişkin verilen bilgiler Sayın Moreno’nun sunumundan derlenmiştir. İnsanlığın yaşadığı Covid-19 salgının etkilerini sürdürdüğünü söyleyerek konuya başlamanın doğru olacağını düşünüyorum. Özellikle “Yeni Normal” olarak adlandırılan gelişmeler aslında değişen düşünce yapısı ve yeni değerlere işaret ediyordu. O günlerde turizm ile ilgili yazılarımda destinasyonl

SÜRDÜRÜLEBİLİR DESTİNASYON YÖNETİM TASARIMI (1): VERİ VE AKILLI DESTİNASYONLAR

  Bir destinasyonun sürdürülebilirliği, sakinlerinin ihtiyaçları, refahı ve yaşam kalitesi ile ziyaretçilerinin ihtiyaçları, refahı ve deneyim kalitesi arasında ne kadar iyi denge kurabildiğine bağlıdır; bu bir yönetim konusudur. Bu hassas denge, sürdürülebilirliğin belirli bir destinasyonun tüm çevresel ve toplumsal yönlerini içeren karmaşık, çok boyutlu bir kavram olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte, seyahat başlı başına acil bir küresel sürdürülebilirlik sorununa -iklim acil durumu- büyük ölçüde etkide bulunuyor ve dünyadaki karbon emisyonlarının kabaca %8'ini oluşturuyor. Bu zorlu sorunu ele almak ise endüstrinin öncelikler listesinin başında gelmektedir. Burada, bir yönetim yaklaşımı olarak tasarım yönetimi (Design Management) ve veriler çözümde çok önemli bir rol oynayabilir, gerçek sürdürülebilirlik için atmamız gereken adımları yönlendirebilir. Veri ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişki Turizm her şeyle ilgilidir, bu nedenle her şeyi ölçümlemeli ve destinasyo